İKTİDAR KANADI TARAFINDAN; ENFLASYONU DÜŞÜRECEĞİZ AÇIKLAMALARI PEŞ, PEŞE YAPILIRKEN; ”SON 6 AYDA ELEKTRİK, DOĞALGAZ, MAZOT, BENZİN” TÜİK’İN ENFLASYON ORANLARINA GÖRE 5 KAT FAZLA ARTTI…
VATANDAŞ ARTIK ZAMLARIN HIZINA YETİŞEMİYOR…
Zamsız bir güne uyanamıyoruz artık
Kuru soğan, patates üretemedik, pancara kota koyduk, şekeri ithal ettik, dondurmanın bir kaşığı 12 lira, Antep fıstığının kilosu 400 lirayı bulunca Baklavacılar fıstığı bıraktı, sade baklava tavanda, ceviz dalında kaldı.
BAKLAVACILAR İSYAN ETTİ
Baklavanın kilosu 270 liradan 400 liraya çıkma karşısında mahkûm olunca baklava üreticileri fiyat artışında en etkili besin olan Antep fıstığı almama ve kullanmama kararı aldı. Artık baklavalarımız sade ve cevizli olacak dediler. Fıstık fiyatlarının aşırı yükselmesinden sonra günlük baklava satışlarının yüzde yetmiş oranında düştüğünü belirten tatlı üreticileri bunun en doğru yansımasını bayramda yaşadıklarını belirttiler. Daha önceki bayramlarda siparişlere yetişmekte zorluk yaşamalarına rağmen geride bıraktığımız Ramazan bayramında tezgâhlarda baklava kaldığını bayram içerisinde satamadıkları baklavalarda yüzde yetmişe yakın indirim yapmalarına rağmen kiloyla bile satış yapamadıklarını belirttiler.
Her günün sabahında hayırla uyanmak istiyoruz ama!
ELEKTRİK, DOĞALGAZ, MAZOT, BENZİN ENFLASYON ORANLARINA GÖRE 5 KAT FAZLA
Gün geçmiyor ki zamla yatıp zamla kalkmayalım. Gün geçmiyor ki cebimizdeki paranın eriyip gittiğine şahit olmayalım, gün geçmiyor ki ailem toplu taşımayı kullansın ben yürümeye razıyım diyen babayı görmeyelim.
Elektrik, doğalgaz fiyat artışlarında benzinle yarışırken, benzin ve motorin fiyatlarıyla ilgili son dakika haberleri gelmeye devam ediyor.
Güncel benzin fiyatları ne kadar oldu dediğimizde, yedi ayda %197 zamlanan benzine yeni bir güncelleme daha geliyor açıklamaları bunun cevabı değil midir? Aynı şekilde motorin fiyatlarında da artış beklenmesi, maliyetlerden dolayı soframızın vazgeçilmez nimeti ekmeğe ve şekere gelecek zammın eli kulağındadır diyebiliriz.
UN, SIVI YAĞ, ŞEKER
Vazgeçilmez temel gıda maddelerimiz. Hayatımızın vazgeçilmeyen tüketim malları. Un ithal ediyoruz, şeker pancarına kota koyduk şekeri ithal ediyoruz, ay çiçeği yetiştiremedik sıvı yağını ithal ediyoruz. Üretmiyor muyuz acaba, elbette üretiyoruz, elbette çalışmalar yapıyoruz, fakat ürettiğimizin çok fazlasını tükettiğimiz için yetmiyor, yetiştiremiyoruz. Teşvik edemiyoruz, destek verilince takip etmekte sınıfta kalıyoruz.
İNŞAAT MALİYETLERİ ALDI BAŞINI GİDİYOR
TOKİ’ye bel bağladık, benim olsun ölünceye kadar taksit ödemeye razıyım dedik, Dünya ya kiracı gelip kiracı gitmeyi kabul ettik, biz bittik borcumuz bitmedi. İnşaat maliyetleri artınca ev almak hayal oldu. Orta direk kalmadı, ya alan oldu ya da seyreden. Konut fiyatlarına çözüm için bira raya gelen bakanlıklar inşaat maliyetlerini görmediler, kulaklarını tıkadılar.
EMEKLİ, ASGARİ ÜCRETLİ, İŞSİZ…
Ortalama geçim standardının çok, çok altında kalan bu gurup nüfusumuzun yaklaşık yarısını oluşturuyor. Emekliler arasındaki eşitsizlikte çözüm üretilemiyor, emekli aç emekli perişan. Asgari ücretli maaşımız artmasın hiçbir şeye zamda gelmesin derken, serbest piyasada çalışanların maaşı iş bulabilirse 3 bin lirayı geçmiyor, fazlasını esnaf ödeyemiyor. İşsizlik oranı büyük oranlara ulaştı, her ile bir üniversite derken geleceği, meslekleri, üretimi yok ettik, birden fazla üniversite bitirmiş genimiz inşaatlarda çalış, sokaklarda kâğıt, poşet topla dedik.
TANZİM SATIŞ MAĞAZALARI, TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİ, HALK EKMEK FABRİKALARI
Birkaç yıl önce sebze ve meyvelere aşırı gelen zamlardan sonra 40 yıl önce hizmet sunan ve takdir alan belediyelere ait tanzim satış mağazalarını tekrar gündeme taşıyarak millete ucuz tüketim maddeleri sunacağız diyerek verilen vaatler sınıfta kalınca patlamadan sönen bomba gibi oldu söylenen sözler.
Ardından üç bin beş bin diyerek sayı açıklamakta geri kalınmadan stokçuluk yapan marketlere karşı oluşturulan Tarım kredi kooperatifleri amacından çok çabuk uzaklaşıp raflardan malları indirip stokçuluğu yapan konumuna gelince diğer marketlerden farkının olmadığını milletimiz hayretle izledi. Tarımın yok edilip, üretimin olmadığı Türkiye’mde çözüm diyerek ortaya itilen bu marketler çözüm oldu belli değil.
Halk ekmek fabrikaları belediyeler aracılığıyla halka ucuz, kaliteli ve katkısız ekmek üretimi yapmak amacıyla kurulmalarına rağmen artan maliyetler karşısında zarar etmelerine rağmen ayakta durmaya çalışıyorlar. Nereye kadar gidecekleri de belli değil.
ALIM GÜCÜNDEKİ KAYIP NASIL DÜZELECEK?
Alım gücündeki kayıp düzelir mi, elbette düzelecek diyoruz. Üretim yaparak, köyde dönüşü teşvik ederek en önemlisi tüketimi kısarak, yirmi yıl geriye gitmiş olsak ta, uçurumun kenarında bulunsak ta hayata gülerek, dört elle sarılarak, çözümler bularak elbette düzelecek.
Bunun için, önce devletin içindeki kayıp kaçakların düzeltilmesi, vicdanların kendine gelmesi, İsraftan kaçınılması, hep birlikte tasarruf edilmesi gerekmez mi?
Götürmeye çalışılanların hangisi sizinle gelecek, milletin Duası varken, ahı hanginiz rahat bırakacak, var mı cevabınız?
