Yaşamış olduğumuz asrın felaketinden sonra vefat eden binlerce vatandaşımıza Cenabı Allah’tan rahmet dilerken; mağdur olan vatandaşlarımıza da destek olmak zorundayız.
Zor zamanlar birlik ve beraberlikle aşılır. 2020 yılında yaşamış olduğumuz depremin yaraları henüz kapanmamışken, 6 Şubat’ta yaşadıklarımız tekrar eski kâbus dolu günlerin yaşanmasına vesile oldu.
Yara hepimizin, yara ülkemizin…
Bu noktada el ele vererek, vatandaşın sesine kulak vererek aşmak zorundayız. Hayat devam ediyor. Evlerini boşaltmak zorundan kalan binlerce Elazığlı vatandaş, ikametini, ekmeğini diğer depremzede kardeşleri ile paylaşıyor.
Elazığ sokaklarında gezerken hüzünlenmemeniz mümkün değil… Bir tanıdığınızın, bir hatıranızın yaşanmadığı tek bir köşesi olmayan bu aziz şehir yıkık ve yorgun gözüküyor. Yine halimize şükür ediyoruz, ancak hüzün bulutları güneşin parlak ışıklarını saklıyor bu aralar…
Nasıl düzelecek Elazığ? Eskisi gibi olabilecek mi Malatya? İskenderun’a yine gidebilecek miyim? Maraş’ta dondurmacım nerede acaba? Antep’imi nasıl bulacağım? Sorular aklımda gezinirken, yaşlı bir tanıdığımın sesi ile kendime geldim. Deniz Bey merhaba! Nasılsın? Diye sorduktan ve karşılıklı hal hatır muhabbeti geçti, ardından gazeteci kimliğimizi bildiğinden dolayı hemen bir soru sorma ihtiyacı hissetmişti…
Aslında bu abimizin bana sorduğu soru birçok Elazığlının kafasını kurcalayan bir soru idi.
“Ağır hasar alan ve yıkılan konutlarımız yerinde yapılacak mı? Bununla ilgili kulağımıza duyumlar geliyor! Sen basının içerisindesin haberin var mı?” Diye meraklı gözler ile bana bakıyordu. Cevabını bilmediğiniz sorularla karşılaşmak her zaman zor olmuştur. “Benimde net bir bilgim yok, ama vatandaşların bu tür talepleri olduğunu bende duyuyorum” diye kısa ve pek de açıklayıcı olmayan bir cevap vermek zorunda kalmıştım. Ağabeyimizin bu isteği aslında çok yerinde bir talepti. Zaten allak bullak olan hayatları bir de mahalle değişimi ile daha da zorlaşacak ve yeni bir başlangıcın farklı yükü yaşlı omuzlarına binecekti…
Ancak bazı gerçeklerde vardı. Devlet büyükleri bu konuda bir karar almış, hızlı bir şekilde uygulamaya başlayarak hayata geçirmişlerdi. Müsait olan mahallelerimizde, vatandaşın bu talebi değerlendirilemez miydi? İnsan düşünmeden edemiyor. Zaten rezerv alanlarda yapılan konutlar vatandaşa bedava verilmemişti… İnsanlar yeni yapılan konutların çevresinde birçok sosyal donatıya daha yeni yeni ulaşmaya başlamıştı. Okul uzaktaydı, cami uzaktaydı, fırın yoktu, sağlık ocağı yoktu, şöyle dostlarla oturup bir çay içecek bir çay ocağı yoktu…
Bunlar kulağınıza basit gibi gelebilir ancak insanların bunlara ihtiyacı vardır.
Vatandaşın sesine kulak vermeniz gerekir. Vatandaşın sesi hakkın sesidir. Vatandaşa hizmet hakka hizmettir. Her şeyin en doğrusunu ben bilirim! Benim yaptığım işte hata olmaz! Ben ben ben derseniz, sonunuzun pek de hayırlı olmayacağını görürsünüz.
“Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne ver” atasözü boşu boşuna söylenmemiştir. Uzun lafın kısası vatandaşın sesine kulak vererek, işinizi yaparken de buna dikkat ederek hareket etmeniz gerekir. Onuncu Köyden Selam ve dua ile…
GÜNDEM
25 Haziran 2025EKONOMİ
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025EKONOMİ
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025GÜNDEM
25 Haziran 2025Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.