Her zaman ve her yerde tekrarlayıp duruyoruz. Spor adamı, spor yazarı ve spor eleştirmeni diye, Birçoğumuz kendi kendimize bu unvanları yakıştırıyoruz.
Gazetelerimizin spor sayfalarında, görüş ve yorumlarımızı yazıyoruz. Yıllardır spor adamı unvanı ile ne yaptık, ne yazdık ve yazdıklarımızla neleri düzelttik?
Bence spor adamı, spor yazarı ve spor eleştirmeni olmak, o kadar basit olmamalıdır. Her şeyden önce, sporu en üst seviyede yapmış, sporcuyken kendini kanıtlamış, sporun zahmetini, cefasını, yağmur, çamur demeden çekmiş ve tozunu ciğerlerinde hissetmiş olması gerekir. Ayrıca kendini iyi yetiştirmiş, üst seviyelerde eğitimi görmüş ve eleştirdiği konuda eğitimci olmuş, spor konusunda büyük hizmetler yapmış, spor kurumlarında üst düzeyde yöneticilik yapmış, elinde bilgi belge ve araştırmalar yapmış bir nitelikte olması gerekir.
Gerçekte, spor adamı olabilmenin yolu adam olmaktan geçer. Yazık ki, bunca yıldır ve ulusal basınımız da dahil “adam olmamışların” “spor adamı” olarak lanse edildiklerine hepimiz defalarca tanık olmuşuzdur. “Çünkü düşünce üretmekle, yedek parça üretmek, görüş yazmakla çek yazmak, fikir vermekle para vermek ayrı şeylerdir.”Ama bu bizim spor anlayışımızda “ayrı” bir harf değişimi ile “aynı” olabiliyor.
Bilgi birikimi, kültür, deneyim ve ihtiras gibi nitelik oluşturan unsurlar birdenbire ortadan kalkabiliyor.
Bugün, spor yazarlığını yaparken, kulüp başkanlarının zengin olması veya olmaması gibi saplantımız olmamalı. Ayrıca kulüp yönetimlerin veya kulüplerin basın olarak bizleri yemeğe çağırmaları, kamp ve deplasmanlara götürmeleri bize susma hakkını vermemelidir. Bizi ilgilendirecek olan bize yapılan kıyaklar ve sunulan nimetler değil, aklın boyutu olmalıdır. Bu boyuttan sonra, sporun niteliklerini dikkatle ve her kademede aramak gerekir.
Asıl olması gereken sadece spor kulüplerimizdeki faaliyetlerinde takımın, teknik heyetin ve yönetimin istenilen nitelikte görevlerini yapıp yapmadıklarını eleştirmektir. Çağdaş spor anlayışının gereği de budur. Ancak, bazı kesimler eleştirilerimizden rahatsız olabilir veya ağır eleştiri yaptığımızı söyleyebilirler. Biz başkalarına sırf şirin gözükmek için, kalemimizi yönlendirmeyelim. Elazığ adına, spor kamuoyuna doğruları zamanında ve yerinde yazarak, gelecekte zor durumlarla karşılaşmamaları için, önceden uyarı görevimizi yapalım. Spor kamuoyu adına daima doğruları yazmaya devam etmeliyiz. Sporda özeleştirinin doğal bir sonucu olarak, başarımıza, futbolcularımıza ve takımlarımıza zarar veren veya onları kötü durumlara düşürenleri de hiç çekinmeden de yazalım. Çünkü amacımız kimseyi karalamak veya kötülemek değil, sadece doğru zemin üzerinde ve herkesin bu konuda güzeli yapmasını istemek kadar doğal bir şey var mı?
