Nereden ve nasıl aklıma geldiyse geldi ve işte şunları söylemek geldi ?
Bir bakın lütfen, sizin de aklınıza geldi mi ?
Veya GELMEDİYSE bile GELMESİNİ temin ettim mi, yani sağladım mı, işe yaradı mı ?
Sözümüz sohbetimiz, içimiz dışımız oldu, SİYASET.
Zamanımızda, İnsanın MİHENK TAŞI oldu SİYASET !
Kimin ne MAL olduğunu, FOYASINI-Boyasını ortaya çıkarmanın ÖLÇÜ TAŞI oldu siyaset.
SAHTEKÂRLARI, AHLÂKSIZLARI ortaya çıkaran icrâat oldu siyaset.
Kimin FIRFIRI, kimin YALAKA ve kimin YALLOZ olduğunun göstergesi oldu siyaset.
Aslında, bunu ve bunları anlamak hiç de ZOR değildir.
Yeter ki, görmek isteyesin.
Yoksa, hüsrâna uğrarsın ve üzülürsün.
GOGIL Amcaya sorsan yine görürsün.
İşte buradan bir bak hele, HERİFİN temeli ne imiş, nereden gelmiş, kaç Parti değiştirmiş ?
Prof. imiş veya Öğretim Üyesiymiş, Milletvekili imiş, Bakan imiş, falan imiş filan imiş, boşverin bunları.
Bakın hele, MEVLANA, Fihi Mafih isimli eserinde ne demiş:
“CÜBBE ve SARIKLA insan âlim olmaz. Âlimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir. Bu hüner, ister ipekli bir elbise, ister yünden bir aba içinde olsun fark etmez” der.
ZİYA PAŞA da şöyle demiş:
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşektir.
(Bed-asl= Kötü soy, kötü nesep. Necâbet = Soyluluk. Üniforma= Resmi elbise. Zer-dûz pâlân= Sırmalı semer, eğer.)
Bu da Cengiz Numanoğlu’ndan:
“Âlim sanma her gideni mektebe
AHLÂK yoksa, yok ilimde mertebe,
Ne fark eder, tut ki cübbe giydirsen,
Pâye versen kitap yüklü MERKEBE ! “
Daha TÜRKÇESİ ve özün (ve DÜNÜN) özeti:
KATRANI kaynatsan olur mu ŞEKER
Cinsini SEVDİĞİM cinsine çeker.
Pekiii, siz ne dersiniz ?
