Haşa Haşa Haşa Rabbim sen bizleri bağışla… Bizleri, cahil kullarının yaptıklarından ötürü cezalandırma… Aklımda günlerdir dönüp duran duayı sizlerle de paylaşmak istedim.
Geçen günlerde sosyal medyada görmüş olduğum görüntülerle adeta beynimden vurulmuşa döndüm. İki tane insan müsveddesi olan canlı cesetler o yüce kitabı havaya atıp tekmeliyorlardı. Kuran’ın değerini düşmesi mümkün değildir. Ancak şeytanın kuklası olan bu soytarıların nasıl bu kadar cüretkar olduğunu çok düşündürücü. Bayrak için, Ezan için, Kuran için ölüme seve seve koşan bir milletin evlatları nasıl bu hale geldiler? Bunlar bu milletin evladı olamazlardı… Asımın nesli namusunu çiğnetmemişti, çiğnetmeyecekti…
Toplumun hassas olduğu konularda, halkı galayena getirebilmek için bir komplo mu planlanıyordu? Çok dikkatli olmak zorundayız. Geçirmekte olduğumuz bu zor günlerde bu tarz hadiselerle halk içinde bir kıvılcım ile istenmeyen olayların patlak vermeyeceğini kimse garanti edemez.
Toplumda en kutsal değerlerimizden birisi olan Din; siyasi bir malzeme, esnafın ağzında malını satabilmek için vasıta, dilde dönen lakırdıya dönmüş vaziyetdir. Her işimizde Yüce Yaradanı şahit tutmak artık sıradan bir hadise olmuştur. Bunun bir cezasının olmayacağını düşünmek, saflık ötesi cahillik vesikasıdır.
Dinimiz gereği hareketleri ile topluma örnek teşkil edecek idareciler; anlatımları ile yaşadıkları hayat zıtlıkları genç nesillerin gözünden kaçmamakta; bu genç nesile kötü örnek olup en başta dine zarar vermektedir. Ağzından “Allah” lafını düşürmeyen, halka şükretmeyi öğütleyen kişi ya da kişilerin lüks ve israf içindeki yaşantıları artık herkes tarafından açıkça görülmektedir. Tatlı bir tebessüm ile porsiyon küçültme tavsiyesi yapan bir insanın üzerinde taşıdığı çantanın markasına da dikkat etmesi gerekir. Bu görünüyor… Millet bunu fark ediyor… Evine ekmek almak için cebindeki paranın yetip yetmeyeceğini düşünen insan; manda yoğurdu ile medine hurması karıştırıp yiyecek ve sağlığını düşünecek noktada değildir. Halk bu kadar geçim sıkıntısı ile mücadele ederken bir kişinin emrinde onüç adet uçak olması ve bu insanın halkın gerçeklerini anlaması mümkün değildir. Hal böyle iken gidişatın iyi olmadığını anlamak zor değildir.
Hutbe vermek için minbere çıkan Hz. Ömer sırtındaki hırkanın hesabını sahabiye vermişse; bu dinimizin mükemmelliğinin, kriterlerini evrenselliğini ve insana vermiş olduğu o müthiş değerin en açık delilidir. Bizler Hz. Ömer’i hakedecek bir toplum değiliz kabul ediyorum. Ama biraz da el insaf deyip o çizgiye gelmeye çalışsak daha iyi olmaz mı?
Rahmetli Baba dostu Şeref TAN Ağabeyimizin yazmış olduğu bir dörtlük aklıma geldi.
Rabbim bizi haddini aşanlardan eyleme,
Rabbim bizi yolundan şaşanlardan eyleme,
Sevgimiz Vatan Millet potasında erisin
Yürekleri kin dolup taşanlardan eyleme.


