Siz, “JURİSTOKRATİK”mişsiniz !
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi demiş kiii;
“ANAYASA Mahkemesi kararının HUKUKİ DEĞERİ YOKTUR !”
“Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ş. Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar verdi.
Daire, söz konusu kararın JURİSTOKRATİK bir davranış olduğunu bildirdi.”
Doğduğum günden beri HUKUKUN içerisindeyim (çünki Babam da HUKUKÇU idi).
Şimdiye kadar bööle “ALLENGİRLİ” bi LAFI heç bi yerde görmedim, duymadım ve okumadım.
Şimdi bunun ne olduğunu da anlayamadım.
Bööle bi lafın MÛCİDİNİ, hukukumuza yaptığı “KATKI” sebebiyle ayrıca TEBRİK etmek gerekir diye düşünüyorum ve devam ediyorum:
Evveliyyetle ve ehemmiyetle ve yani ÖNCELİKLE ve ÖNEMLİLİĞİYLE, böyle karar verenlerin ve “HUKUKİ DEĞERİ YOKTUR” diyebilenlerin “CESARET” (!) ve “FERÂSET” seviyelerini TAKDİR ve TEBRİK etmek istiyorum.
Zira, bööle bi lafı, ben sıradan (eskimiş) bi HUKUKÇU veya normal bi vatandaş olarak söölesem, YÜKSEK YARGIYA HAKARET etmek suçundan HAPİSLENİRİM.
Adamların söölediklerinin TÜRÇESİ ve açıkçası şudur :
Eeeyyy ANAYASA Mahkemesi Üyeleriii, siz, KAHVEHANE sohbetlerinde TEKAÜT ihtiyarlar tarafından söylenen laflar gibi laf etmektesiniz !
Yani, söyledikleriniz LÂF ü GÜZÂFTIR ve yani, BOŞ LAKIRDIDIR !
Ancak, ANAYASA’nın 153. Maddesine göre, “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir”
Ve tabii ki buna herkesin uyması da mecburidir.
Bu hükme rağmen, biliyorsunuz ki aynı Yargıtay, aynı mesele için geçen ay verilen ilk karar üzerine, Anayasa Mahkemesi üyelerinden 9 tanesini ANAYASA’yı ÇİĞNEMİŞ oldukları için kendilerinin BAŞSAVCISINA şikâyet etmişti.
Bu şikâyet n’oldu, bilinmiyor ?
Ve galiba heç de BİLİNMEYECEK.
Herşeye rağmen bunların hâlini SEYRETMEK güzel ve EĞLENCELİ ve eyi bi vakit geçirici bi şey oluyor çünki;
SEYRİ BELEŞ, SEYRİ BELEEEŞŞŞ !
İşte memleketin hâl-i pür melâli ve yani, PERİŞAN HÂLİ !
Ne dersiniz, siz de benim gibi mi düşünürsünüz ?
(Not: Bu mesele ile ilgili 9 Kasım’da yazdığım yazımı da yorum kısmına aldım)