1. Haberler
  2. Köşe Yazıları
  3. İMAMOĞLU DEĞİŞİM DERKEN..!

İMAMOĞLU DEĞİŞİM DERKEN..!

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Önümüzde beş yıl var, yeni bir genel seçimlerin yapılması için…

Bir gerçek daha var, gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eğer Anayasa değiştirilmez ve “uygun” hale getirilmezse, sayın Erdoğan’ı Saray’ın tek hakimi olarak görmeyeceğiz demektir.

Çünkü sayın Erdoğan, Anayasamıza ve muhalefet partilerinin ileri sürdükleri teze göre üç kez, sayın cumhurbaşkanı ve çevresindeki anayasacılara göre ise ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi sayılıyor.

Özetle, 5 yıl sonra Külliye’nin mutlak sahibi sayın Erdoğan olmayacak ve olamayacak..

Hiç ama hiç olanak yok.

Kimin geleceği ise belli değil.

CHP lideri ve ortakları hem cumhurbaşkanlığı koltuğunu ve hem de seçimleri kaybetti.

5 yıl sonrası belli değil…

Belli olan şu günlerde sadece CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun oturduğu koltuk risk altında olması.

Aslında birileri Bay Kemal’e ömür biçmiş (!) sanki:

“Sen çok oturdun. Üstelik devamlı kaybettin. Biraz da biz oturalım, belki kazanma şansımız artar.”

İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu ve onu arkadan itenlerin iddiası bu…

Gerekçe: “Değişim…”

“Neyin, nasıl, ne zaman ve neden değişimi?” sorularının yanıtı aranmış değil, cevaplarının olduğu da kesin değil.

Yanıtları bazı “Doğru”lara dayansa neyse.

Neyin doğru olduğunu anlatan da yok…

CHP’ye inananlar, demokrasi için kurulan 6’lı Masa’ya güvenenler, Bay Kemal’in var gücüyle çalıştığını görenler, yani iktidarın gidebileceğine dair beklentilerini yükseltenler ve tek kişilik rejimin sonunu getirmek isteyenler sandıkta sonuç alamadılar.

Yani kaybettiler.

“Kaybetme”yi yine tattılar.

Unutulan şu.

Bunun daha kötüsü var oysa…

O da “Kaybetme korkusunu kaybetmek”

Önemli olan bu noktaya gelmemek…

Eğer “kaybetme korkusu” canlı tutuluyorsa mesele yok.

İşte o zaman kazanmanın yolu açılır…

Daha iddialı olunur..

Daha azimli olunur.

Daha kararlı ve dimdik durulur…

Yoksa “değişim, illa ki değişim” diyerek bir yere kestirmeden gidileceğini sanmak, bunu hayal etmek, değişimin nerde-nasıl-niçin-kimlerle yapılacağını bilmemek, hiçbir siyasi partiye “zafer” getirmez.

Örneği de yoktur zaten…

Belki bu “değişim safsatası” “Akvaryum Aydınları” nın hayallerini süsleyebilir.

Oysa, İmamoğlu’nun iddialı hedefini “imkansız bir düş” haline sokar…

Gün gelir, adama sormazlar mı?

“Değişmeyen şey mademki değişimdir, sen son 4 yılı geçen süre içinde İstanbul için hangi değişimleri hayata geçirdin?.”

Eklemezler mi?

“16 Milyonluk bir metropol olan İstanbul için yaptıklarını say bakalım?”

“Hangi metro hattını devreye soktun?” diye de sorarlar adama…

“Bir tek metro vagonu göster yeter.” diyebilirler.

Dile kolay, 16 Milyonluk kent bu İstanbul…

Avrupa Birliğine üye 11 ülkenin nüfusundan fazla insan yaşıyor ve bu halk senden hizmet bekliyor.

“Halk Ekmek fabrikalarında üretilip, halka 5 liraya satılan ekmekten başka bana bir değişim göster” arkadaş derlerse yanıtın ne olur?

Unutmamak gerekir ki, bir siyasi partinin lideri olmak için “değişim, değişim” diyerek harekete geçmek ve sonuç almak o kadar kolay değildir.

“Kolaymış” gibi “gaz” verenlere de inanma arkadaş…

Seni “gaza getirenler” yanlış yaptılar…

Hala da yanlışlarında ısrar ediyorlar.

Neden?

Gerçekten “Nereden çıktı bu İmamoğlu?” sorusuna hiçbir yayın organı veya hiçbir siyaset bilimcisi, ya da gazeteci kafa yormadı düne kadar.

Gerçekten nasıl oldu?

Nereden çıktı?

Seçim öncesine gitmekte fayda var…

6’lı Masa’nın büyük ortağı İyi Parti Lideri Meral Akşener, cumhurbaşkanı adayı adının açıklanmamasına kafayı takmıştı.

Aday açıklaması gecikince, CHP Liderinin tutumunu gündeme getirdi ve Kılıçdaroğlu dışında birinin öne çıkmasını gerektiğini çevresine duyurdu.

Meral hanıma göre Kılıçdaroğlu’nun seçilme şansı yoktu.

Bunu CHP’lilere anlatamadı…

Kendisi de aday olarak ortaya çıkmak istemedi ve masanın en güçlü ayağı olarak Bay Kemal’i oyun dışına çıkarmak istedi.

İpler gerildi.

Kısa görüşmeler sonucu İmamoğlu ve Yavaş devreye sokularak “geçici” bir önlem alındı ve yola devam edildi.

Bana göre “yardımcı aday” açıklaması ve oyunun yeniden kurulmak istenmesi sanki “ mağlubiyet” in ayak sesleri gibiydi.

Kampanya ve seçim gezileri, halka vaatler ve yapılan konuşmalar, Kılıçdaroğlu’nun çabaları Bay Kemal’in Cumhurbaşkanlığı seçilmesine yetmedi.

CHP’nin oyları aynı kaldı…

Seçimlerde en çok kayba uğrayan da CHP oldu.

İşte bu noktada seçim meydanlarında boy gösteren İmamoğlu ya kendi kendine “gaz”a geldi.

Ya da Meral Akşener tarafından “ gaz”a getirildi ve…

“Değişim” söylemini dile getirmekten geri kalmadı .

Tek kelimeyle sanki Türkiye ayağa kalkacakmış gibi…

Sihirli kelime “değişim” önerisi CHP’yi uçuracakmış gibi…

Oysa 16 milyon nüfuslu kentte Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan İmamoğlu’nun 4 yılı aşkın süredir icraat olarak ortaya koyduğu hizmetlerin ne kadar “kıymet-i harbiyesi” olduğu ortadaydı…

Bugünlerde Söğütlü Çeşmeye kadar getirilmesi AKP tarafından planlanan ama gerçekleştirilemeyen ve yarım bırakılan metro hattının uzatılması, İmamoğlu’nun hedefindeydi.

Ama el attığı bu proje bile, hala gerçekleşme aşamasına gelmemişti.

İmamoğlu’nun halka 5 liraya ucuz ekmek satmaktan öte ne tür bir hizmeti olduğu pek anlaşılamadı…

Hala da ne anlaşılmış ve ne de halka anlatılmış değil.

Oysa üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilen sayın Erdoğan, Zafer gecesi Kısıklı’da otobüs üstünde yaptığı konuşmada “dinlenelim, bir nefes alalım, zaferin keyfini çıkaralım” falan demedi, mazbatasını alır almaz “rehavete kapılmayalım, psikolojik üstünlük bizde ama işi şansa bırakmayalım” diyerek seçim çalışmalarının startını da verdi.

Beştepe kaynaklarına göre Erdoğan kurmaylarına “Milletvekilleri, il ve ilçe yöneticileri, kadın ve gençlik kolları herkes şimdiden sahada olacak. Türkiye Yüzyılı kapsamında her kesimle kucaklaşacağız. Muhalif seçmenlerin kapısı çalınacak, beklentileri tek tek sorulacak. İşi şansa bırakmayacağız, herkes büyükşehirler için çalışacak” dedi.

Ve 11 büyükşehirde CHP’li belediye başkanının karşısına ilde sevilen, sözü geçen, muhalif seçmenin gönlünü çelecek adaylar bulunması için talimat verdi.

Peki “ Ey İmamoglu, seçim sonrası sen ne yaptın? Değişmeyen şey değişimdir” demekten başka?

İyi de kardeşim, CHP’de başa geçtiğinde ortaya koyacağın ulusal planın, programın, hedeflerin ve yapacakların ne?

Bugüne kadar seçimler öncesi meydanlarda yani 101 yerde konuşma yaptığını söylüyorsun çevrene.

Ne söyledin, ne önerdin, bir anlat duyalım?

CHP ve 6’lı Masa’nın hataları neydi, bay Kemal nerde tökezledi?

Yeni bir öneri koydun mu ortaya?

Yok…

Adama sorarlar:

“Sen nereden çıktın ey İmamoğlu?”

Sahi, sen İstanbul’un neresindensin?

Mübarek Kurban Bayramınızı en iyi dileklerimle kutlar, sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim…

Kalın Sağlıcakla…

İMAMOĞLU DEĞİŞİM DERKEN..!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir